3 Eylül 2009 Perşembe

Detox


Detox'la tanışmamız bundan 3 yıl önce bir nisan ayında hayatımdaki pek çok şeyden kurtulmak amacıyla başladığım genel temizlik çerçevesinde oldu. Gereksiz şeyleri atarken,varsa vücuttakileri de atalım mantığıydı yani. Ama öncesinde birazcıkta olsa bir araştırma yapmaya üşenmiş olmamı ise o dönem sahip olduğum ruh halime bağlamak istiyorum.

Bu işi yalnız başıma yapamayacağımı düşünerek yakın arkadaşım banu'yu (ki bir sigara tiryakisidir) kandırmak yolu ile yancı olarak alıp sabahın körü 6 uçağı ile bodrum yolcusu olduk. Havaalanında buluştuğumuzda zaten uçağı kaçırmak üzere olduğumuzdan Mado'da kahvaltı etme hayalimiz de düğünlerde göğe bırakılan balonlar misali kayboldu. Neyse uçakta kahvaltı ederiz diye birbirimizi kandırırken ikimizde uçak havalanmadan derin uykuya dalacağımızı biliyorduk ki ayne öyle oldu. Güzeller güzeli bir steward bize "koltuklarınızı kaldırırmısınız" dediğinde önce ne dediğini anlamaya çalıştık ardından otomatik olarak koltuklarımızı dik pozisyona getirdik ancak midemizden gelen sesle irkilerek gülmeye başladık. Banu "Burcu ben kahvaltıdan vazgeçtim ama bana türk kahvesi bulmazsan külahları değişiriz" dedi ki ben bu cümleyi Mado hayali suyu düştüğü andan itibaren bekliyordum zaten. Tesise gittiğimizde güzel bir kahvaltı edeceğimize olan inancımı kendisiyle paylaştıktan sonra bizi bekleyen araca bindik. Yol bildiğiniz üzere uzun,bizse sanki soğuk duşla yataktan fırlamış kadar uyanık olduğumuzdan başladık bizi nelerin beklediğine dair beyin fırtınamıza. İşin ilginç kısmı bir önceki akşam "avrupa yakası"nda detox meselesinin işlenmiş olmasıydı. İkimizinde en büyük endişesi yanımıza aldığımız bavullardaki klasik bodrum seyahati kıyafet seçenekleri yelpazemizin pekte akıllıca olmadığıydı. Çünkü muhteşem espri makinesi tapılası kadın zeki insan Gülse Birsel detox merkezi hikayesini esir kamplarına en yakın benzetmelerle izleyiciye sunmuş yine herzamanki gibi ve herzaman ki gibi bizleri gülmekten kırıp geçirmişti. Biz iki saf arkadaş dizide görüp gülmekten yere düştüğümüz tek tip kıyafet,odalarda bulunan çikolata ambalajına verilen ceza,tesisten kaçmaya çalışan karakterler ve detox eziyeti sohbetlerinin tamamıyla espri olduğunu düşünmüştük. Oysa ki rezervasyon yaptırmadan hemen önce başlayan büyük yanılgımızın birkaç dakika sonra mekana vardığımızda acı bir şekilde bizi sırtımızdan vuracağını hatta yere düştüğümüzde bir tekme daha atacağını görecektik.

Evet kısaca Detox'a ulaşma hikayemiz bu şekilde özetlenecek olursa şimdi dilerseniz tesise ulaşmamızla başlayan ve benim "the Detox" adını vereceğim asıl hikayeye giriş yapalım.

Resepsiyon:

-Merhaba Burcu hanım merhaba Banu hanım hoşgeldiniz,


-İyi günler,hoş bulduk


-Odanız hazır,bunlar oda anahtarlarınız,bu haftalık programınız bunlarda hoşgeldiniz içecekleri.


-ımmm..şey,ne bu acaba?


-Çim suyu ve havuç suyu efendim. Bunlarda haplarınız.


-Şey..harika ama biz sabah kahvaltı edemedik restoran ne tarafta acaba?


-Burada restoran yok burcu hanım hatta mutfak bile yok sadece juice barımız var.


-aaa..ee..peki,neyse banu en azından kahve içersin tatlım


-eee, şey burcu hanım kahve ve çay yasak efendim.


veee bu noktada banu'yu artık tutamaz duruma geldim.


-aaa..ama ben sabah sigaramı bile içemedim daha, neyse odaya gidelim orada içerim.


-Şey..tesisimizde sigara yasak banu hanım


-Efendim?nasıl yani?hiç mi içemeyeceğim sigara 5 gün boyunca?


-Evet efendim, detox'un en iyi etkiyi göstermesi için bütün bunlardan uzak durulması gerekiyor.


-aaa..ama mümkün değil,neyse peki ama bari hemen şurda kapının dışında bir sigara içeyim


-Malesef buna da izin veremeyiz efendim


Nasıl yani kendi isteğimiz ve paramızla kendimizi hapishaneye mi soktuk biz şimdi?ah..zaten banu bana öyle bir baktı ki hapishane benzetmesi az kalacak sanırım.


-hmm..peki, biz odamıza geçelim bari.


Bilseniz bizi odamıza götüren o kısacık yol nasıl uzun geldi bana. Banu hiç ağzını açmadı ama sigarasız duramayacağını,en azından beni yemeye çalışacağını bilen biri olarak hemen oradan kaçmak birkaç metre mesafedeki Palmira'nın havuzunun sularına atlamamak için kendimi zor tuttum.

Ama yapmadım,yapamadım tahmin edersiniz ki. Neyse bu oyalanmalar ve odaya yerleşme dakikalarının hemen sonunda kapı çaldı ve ikinci öğünümüz olan haplarımız geldi. Bunlardan gün içinde tatsız meyve suları eşliğinde kez daha alacağımızı duyunca çocuklara


-Ama biz açız dedik,


-Çorbamız var! dediler,


Koşarak bar kısmına gittik. Hemen çorbalarımızı sipariş ettik ve gördüğümüz manzara karşısında beynimizden vurulmuşa döndük. Aman tanrım o neydi öyle? Çorba desen çorba değil,su desen su değil! Bol limon ekleyerek tatlandırdık bol baharatla renklendirdik ve içtik bize verilen şeyi. Açlıktan mı yoksa umutla mı bilmem ama içtiğimiz şey hoşumuza bile gitti. Elimizde çorbalarımız tesisi gezmeye başladık.Önce havuz kenarında güneşlendik ve bazı şeyleri farkettik. Birincisi kıyafet birliğiydi(zorunluluğu demeyelim akıllı insanların günlerini tesis içerisinde daha kolay geçirmelerini sağlayan bembeyaz bornozlar diyelim) ertesi gün bu birliğe katılmaya karar verdik. İkincisi gün içinde nerede olursanız olun çocukların sizi bulup içirdiği haplar ve meyvesuları ile günün geçmeyeceği ve bununla ilgili birşeyler yapmamız gerektiğiydi. Ve hemen odalarımıza gidip üzerimize birşeyler giydikten sonra tesisin arka bahçesinden yürüyüşe çıkma bahanesiyle kaçıp nisan ayında Türkbükü'nde açık olan tek bakkaldan (yaptığımız işe ayıp olmasın diye) yulaflı bisküviler aldık. T-shirtlerimizin içine saklayıp otele döndüğümüzde,yolda abartı olduğunu düşündüğümüz bütün "Avrupa Yakası Detox Kampında" senaryosunun aslında gerçek olduğunu farkettik. Bisküvilerimizi odamızdaki kasaya sakladıktan sonra 90 dakikalık masajlarımızı aldık. Sonra odamızda biraz tv seyretik sonra biraz yoga yaptık. Günün sonunda ilk gün değerlendirmesini yaptığımızdaysa açlıktan mı yoksa çorbadan mı?bodrumdan mı yoksa yorgunluktan mı?masajdan mı yoksa yogadan mı? Gün içinde içtiğimiz sulardan mı yoksa acil durumda bisküvilerimiz olduğunu bilmekten mi bilinmez ama mutlu ve huzurluyduk.


Buna benzer 5 gün sonunda tertemiz! ve beslenme konusunda daha bilinçli iki kadın olarak çıktık oradan. Bavullarımızda hiç dokunmadığımız bisküvilerimiz (çünkü utançtan çöpe bile atamamıştık) ve hiç giymediğimiz kıyafetlerimizle. O günden sonra 3 kez daha uyguladım Detox programını. Bu sabah 4. bitti takdirname ile ayrıldım tesisten.


Sonuçta zararını görsem yapacağım bir uygulama değil. Yukarıda anlatırken abartılı bir tarz kullandığımı ve bazı detayları atladığımı itiraf ediyorum ama sağlıklı bir yaşam için insanın elinden gelen herşeyi denemesi gerektiğini ve hayatta sadece zamanı ve sağlığı satın alamadığımızı hatırlatmak isterim.

2 yorum:

  1. ehehehe süpermiş:) gülmekten karnıma ağrılar girdi gerçekten:)

    YanıtlaSil
  2. tesisin adınıda verirseniz cok sevınırım sevgiler...

    www.thequeeenofdreaaams.blogspot.com

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.